İktidar partisinin ilçe başkanlığı, belediye yönetimi hatta muhalefet bile basını görmezden geliyor. Düzenlenen programlarda medya davet edilmiyor, haberi bile olmayan birçok gazeteci ancak sonradan etkinlikten haberdar olabiliyor.
Üstelik bu tabloya ne yazık ki Gebze Gazeteciler Cemiyeti de dahil. Peki, bu durumun arkasında ne yatıyor?
Eskiden belediyeler her ay düzenli basın toplantıları yapar, gazetecilerle bir araya gelir ve sorulara yanıt verirdi. Kaymakamlık ve diğer kamu kurumları da basına düzenli bilgilendirmeler yapardı. Bugün ise hep bir uzaklaşma gözlemleniyor. Neden?
Acaba kurumlar, artık kendi sosyal medya hesaplarını kullanarak basına ihtiyaç duymadıklarını mı düşünüyorlar? Yoksa bazı meslektaşlarımızın gazeteciliği mesleğin dışındaki amaçlarla kullanma çabası mı güveni zedeledi?
Ama daha da kritik bir soru var: Bu uzaklaşmanın ardında halkın bazı gerçeklere uyanmasını engelleme çabası olabilir mi? Çünkü medya devre dışı bırakıldığında, kamuoyu yalnızca resmi hesaplardan paylaşılan tek taraflı mesajlara mahkûm kalıyor.
Siyasiler, kısa vadede medyadan kaçmanın kendilerine kolaylık sağladığını düşünebilir. Ancak uzun vadede bu, hem siyasete hem de topluma zarar verecek bir yol değil mi? Kamuoyuna hesap verme sorumluluğu yalnızca sosyal medyada atılan tek yönlü mesajlarla yerine getirilebilir mi?
Gebze’de medya neden sessizleştiriliyor? Bu sorunun cevabını aramak, sadece gazetecilerin değil, aynı zamanda siyasetçilerin de topluma karşı sorumluluğunun bir parçası olmalı. Çünkü unutmayalım: Basını yok saymak, aslında halkı yok saymaktır.