Ekrem İmamoğlu’nun Meydan Okuması: Gerçek mi, Algı mı?

Mustafa Can | Gazeteci - Yazar - Stratejist - Analizci Her dönemde halkın sevgisini kazanan ve liderlik vasfıyla öne çıkan isimler oldu. Bugün gelinen noktada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gibi dünya siyasetinde önemli bir figürle karşı karşıya gelen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun siyaset sahnesindeki yeri tartışılıyor. Ekrem İmamoğlu’nun son yıllardaki yükselişi ve muhalefetin ortak adayı olarak görülmesi, onun siyasi stratejilerinin ve söylemlerinin dikkatle analiz edilmesini gerektiriyor. Ancak burada temel bir soru var: İmamoğlu gerçekten halka meydan okuyarak mı ilerliyor, yoksa sadece belli salonlarda yankılanan bir muhalefet dili mi oluşturuyor? Halk Gerçekten Ne Diyor? Siyaset, sadece medya üzerinden yönetilen bir süreç değildir. Seçim meydanları, sokak röportajları, pazar yerleri ve kahvehaneler, bir liderin gerçek gücünü gösteren alanlardır. Bugün Recep Tayyip Erdoğan’a duyulan sevgi ve bağlılık, sadece iktidar gücüyle değil, onun halkın içinde bir lider olmasından kaynaklanıyor. Erdoğan, seçim kampanyalarını sahada, insanların gözlerinin içine bakarak yaptı ve siyasetin en zor anlarında bile sokaktan kopmadı. İmamoğlu ise zaman zaman halkın nabzını tutsa da, daha çok medyatik bir muhalefet diliyle öne çıkıyor. Halkın gözünde Erdoğan’ı yenmek yetmez; ona duyulan saygıyı ve sevgiyi de kazanmak gerekir. Türkiye’de halk, bir siyasetçiyi sadece politik başarılarıyla değil, kişiliği, duruşu ve samimiyetiyle değerlendirir. Erdoğan ve Siyasi Mirası Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye siyasi tarihine adını altın harflerle yazdırmış bir liderdir. 20 yılı aşkın süredir hem içeride hem dışarıda Türkiye’nin politik rotasını belirleyen, sadece bir siyasi figür değil, aynı zamanda bir dava adamı olmuştur. Öyle ki Erdoğan, iktidara gelmeden önce bile halkın içinde bir lider olarak kabul ediliyordu. Onun belediye başkanlığı döneminde İstanbul’da attığı adımlar, sonrasında ülke yönetimindeki vizyonunu belirledi. Bugün, 100 yılda bir gelen ender liderlerden biri olarak anılmasının sebebi de budur. Bir gün siyasetten çekildiğinde bile, Erdoğan’ın mirası sadece icraatlarıyla değil, halkın gözündeki değeriyle de yaşayacaktır. Türkiye’de pek çok lider, ancak kaybedildiğinde kıymeti anlaşılan isimler arasına girmiştir. Erdoğan’ın bu süreçte nasıl anılacağı, muhalefetin ona karşı nasıl bir tutum sergileyeceğine de bağlıdır. Sonuç: İmamoğlu, Erdoğan’ın Yerine Geçebilir mi? Ekrem İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı mağlup edebilir mi? Bu sorunun yanıtı seçim sonuçlarıyla ortaya çıkacaktır. Ancak asıl mesele, Erdoğan’ı sadece bir rakip olarak görmek yerine, onun halk nezdindeki saygınlığını ve sevgisini kazanıp kazanamayacağıdır. Siyasette başarılı olmak için sandıkta galip gelmek kadar, milletin gönlünde de yer edinmek gerekir. Bugün Erdoğan’a meydan okuyan her isim, onun liderlik tarzını ve halkla kurduğu bağı anlamadan başarıya ulaşamaz. Çünkü Türkiye’de siyaset, sadece oy almakla değil, milletin yüreğinde yer edinmekle kazanılır.