Yasemin Elif Özçelik
Köşe Yazarı
Yasemin Elif Özçelik
 

Sözler ve Frekanslarla Bizi Büyülüyorlar!

Adaveti Yönetme (Özel Ses Modeli) sanatıyla başlayayım size bu hafta. Bir daha ki makalem de seslerin ve duyguların frekansından, şeytanın ve isyan frekansından bahsedeceğim.     Önce bir hal hatır soralım. Nasılsınız değerli Nefes Ötesi takipçilerim? Acaba size de büyü yapıldı mı, ya da şu an büyü altındandınız? O zaman hemen yazıya gireyim. Şöyle kısa bir araştırmayla yakaladığım bilgileri vereyim.   Ronald Reagan ve Margaret Thatcher, her ikisi de muhalefeti/karşıtlığı yönetmek için değiştirilmiş ses modelleriyle (altered voice pattern) cevap verecek şekilde yetiştirilmişti. Sesin volümünü kısıp, ses perdesini (pitch) düşürüp tempoyu yavaşlatıyorsunuz. ‘M’, ‘N’, ve ‘NG’ seslerine vurgu yapmaya başlıyorsunuz. Yani konuşma/hitabet bir “mmmm”, “mmmmm” modeli üretmekle başlıyor. Bu huzur veren fiziksel bir dokunuş veya okşamanın sesli muadilidir.     Peki hipnoz neyle yapılır? Ses parçalarından oluşan kelimelerle… Telkin neyle yapılır? Kelimelerle… Büyü neyle yapılır? Seslerle ve kelimelerle… İnsan ne şekilde iletişim kuruyor? Seslerle ve kelimelerle… İnsan nasıl biriyle dost oluyor? Seslerle ve kelimelerle… Savaşlar nasıl başlıyor? Seslerle ve kelimelerle… İnsan nasıl barışıyor? Seslerle ve kelimelerle… İnsan nasıl ayrılıyor? Seslerle ve kelimelerle… İnsan nasıl ayrıştırıyor/ötekileştiriyor? Seslerle ve kelimelerle… İnsan nasıl nefret ediyor, tapıyor, hayran oluyor, inanıyor, perişan oluyor, kahroluyor, deli oluyor, tüketiyor, psikolojik hasta oluyor, seslerle ve kelimelerle…   Bugün sesler ve kelimeler en çok nerede karşımıza çıkıyor? Peki telkin, hipnoz, büyü, subliminal mesaj, bilinçaltı dili programlama en çok nerede yapılıyor? Televizyonlarda, bilgisayar, tablet, telefon ekranlarında, sosyal medyada, internette, bluetooth/nano teknolojilerde, kablosuz ağlarda, kulaklıklarda, mp3 çalarlarda, taşınabilir hoparlörlerde, kitaplarda, okullarda, dergilerde, gazetelerde, avmlerde, kafelerde, toplu taşıma araçlarında, billboardlarda, belediye duyuru sistemlerinde, devlet duyuru/ilan sistemlerinde, küresel duyuru/manipülasyon/propaganda sistemlerinde, reklamlarda, şarkılarda, radyolarda, kliplerde, filmlerde, dizilerde, show programlarında, çizgi filmlerde, çocuk kitaplarında, boyama kitaplarında, oyuncak kutularında, abur cubur ambalajlarında, mağaza vitrinlerinde, marka sunumlarında, logolarda, paketlerde, yollarda, işaret levhalarında, afişlerde, rüyalarımızda, ilaç kutularında, aşı kutularında, sigara kutularında, doktor ofislerinde, tıp fakültelerinde, hukuk fakültelerinde, üniversitelerde, genetiği değiştirilmiş gıdalarda, çıplak gözle görülmeyen boşluktaki frekanslarda… Kelimelerin, şarkı sözlerinin, filmlerin, dizilerin, showların bir de yüzeyde görülmeyen, kelime altlarında ikinci bir ses perdesinde (pitch) dolaşan frekanslarda… Tersten okumalarda… 25. Karelerde…   İnsan DNA’sı bir harfler bütünü müdür? İnsan DNA’sı sesini duyamadığımız bir cümleler bütünü müdür? Genetiğiyle oynanmış tarım, genetiğiyle oynanmış hayvancılık, genetiğiyle oynanmış tohumların bir DNA’sı var mıdır? Aşılar, doktor ofislerinde reçete edilen, eczanelerde satın alınan civa, aspartam, alüminyum, titanyum dioksit, ağır metal yüklü, nano teknolojiyle üretilen ilaçların bir DNA’sı var mıdır? Bunlar insan DNA’sını değiştiriyor mu? Bunlarla insanın ses ve kelimeler sistemini değiştiriyorlar mı?   Peki birileri, sürekli durmadan haklarında komplo teorileri kurulan, karanlık odalarda toplanıp insanlığın geleceğini modelleyen bu gizemli yaratıklar, durup dururken neden başka bir insana büyü yapmaya, hipnoz etmeye, subliminal mesajlarla ve telkinlerle bilinçaltı dilini programlamaya çalışır? Amaçları ne olabilir? Kazançları ne olabilir?   İnsanı kontrol etmek olabilir mi? İnsanı robotlaştırmak olabilir mi? İnsan popülasyonunu kontrol etmek olabilir mi? İnsanı tüketen bir hayvana dönüştürmek olabilir mi? İnsanı sorgulamayan, düşünmeyen, erklerle yüzleşmeyen, şapkadaki tavşanı yöneten sihirbazın gözleriyle asla göz göze gelemeyecek olan bir yaratığa dönüştürmek olabilir mi? Genetiği değiştirmek olabilir mi? Huyları, mizacı, cinsel yatkınlığı, tercihleri, inançları, maneviyatı, ahlakı değiştirmek ve yönlendirmek olabilir mi? İnsan ırkını belli bir plana hazırlamak olabilir mi?   İnsanı Yaratıcıdan uzaklaştırmak olabilir mi? İnsanı hasta adam olmaya mahkûm etmek olabilir mi? Şirki, azgınlığı, ribayı, zinayı, başıboşluğu, putperestliği, haramı çoğaltmak olabilir mi?   Peki bu hazırlık ne için olabilir? İnsan genetiğini değiştirmekle ne gibi bir geleceğe hazırlık yapılıyor olabilir? Bütün bu derinden ve sinsice işleyen sistematik plan ne için, kim için olabilir? Hristiyan teolojisindeki Second Coming için olabilir mi? İlluminati dogmasındaki İkinci Gelen için olabilir mi? Armegedon için olabilir mi? DECCAL için olabilir mi? 666 için olabilir mi? İBLİS için olabilir mi?   Söz büyüdür. Kendi kendinize konuştuklarınıza, okuduklarınıza, dinlendiklerinize dikkat edin. Mesela ilaç kutularına, şampuan kutularına, aldığınız ürünlerin ambalajlarına, her gün sabahları trans halinde (sabah uyandıktan sonra ilk saatler biliçaltının hipnotik sujestibiliteye en yatkın olduğu saatlerdir, bir de akşam prime time denilen zamanlar)  işe giderken fark etmediğinizi sandığınız sokaklardaki, meydanlardaki, duraklardaki bilboadlarda, afişlerde size göz kırpan reklamlara, aptal kutusunda her gün karşınıza çıkan reklamlara bir daha dikkat edin ve sözün ve kelimelerin hakikatini fark etmeye başlayın.   Kendinize söylediğiniz sözlerin hakikatini, yapısını fark etmeye başlayın. Çünkü düşünmek kelimelerle yapılır. Öyle değil mi? Düşündüğümüz şey bir inanca, inandığımız şey bir hisse, bir duyguya dönüşüyor. Öyle değil mi? Başkalarının düşündüğü şeyleri doğru kabul edip aldığımızda doğrudan duygu durumumuz değişiyor. Öyle değil mi? Çünkü bizim duygu durumumuzu, inançlarımızı, düşüncelerimizi, tercihlerimizi ve hayal gücümüzü yönetiyorlar. Öyle değil mi?   Aynen öyle. O zaman sözün ağırlığını fark etmeye başlayalım. Birbirimize, sevdiklerimize, en yakınlarımıza söylediğimiz sözleri, cümleleri çok iyi seçelim.  (Alıntı bilgilerden de faydalanılarak yazılmıştır)  
Ekleme Tarihi: 28 Kasım 2019 - Perşembe

Sözler ve Frekanslarla Bizi Büyülüyorlar!

Adaveti Yönetme (Özel Ses Modeli) sanatıyla başlayayım size bu hafta. Bir daha ki makalem de seslerin ve duyguların frekansından, şeytanın ve isyan frekansından bahsedeceğim.

 

 

Önce bir hal hatır soralım. Nasılsınız değerli Nefes Ötesi takipçilerim? Acaba size de büyü yapıldı mı, ya da şu an büyü altındandınız? O zaman hemen yazıya gireyim. Şöyle kısa bir araştırmayla yakaladığım bilgileri vereyim.

 

Ronald Reagan ve Margaret Thatcher, her ikisi de muhalefeti/karşıtlığı yönetmek için değiştirilmiş ses modelleriyle (altered voice pattern) cevap verecek şekilde yetiştirilmişti. Sesin volümünü kısıp, ses perdesini (pitch) düşürüp tempoyu yavaşlatıyorsunuz. ‘M’, ‘N’, ve ‘NG’ seslerine vurgu yapmaya başlıyorsunuz. Yani konuşma/hitabet bir “mmmm”, “mmmmm” modeli üretmekle başlıyor. Bu huzur veren fiziksel bir dokunuş veya okşamanın sesli muadilidir.

 

 

Peki hipnoz neyle yapılır? Ses parçalarından oluşan kelimelerle… Telkin neyle yapılır? Kelimelerle… Büyü neyle yapılır? Seslerle ve kelimelerle… İnsan ne şekilde iletişim kuruyor? Seslerle ve kelimelerle… İnsan nasıl biriyle dost oluyor? Seslerle ve kelimelerle… Savaşlar nasıl başlıyor? Seslerle ve kelimelerle… İnsan nasıl barışıyor? Seslerle ve kelimelerle… İnsan nasıl ayrılıyor? Seslerle ve kelimelerle… İnsan nasıl ayrıştırıyor/ötekileştiriyor? Seslerle ve kelimelerle… İnsan nasıl nefret ediyor, tapıyor, hayran oluyor, inanıyor, perişan oluyor, kahroluyor, deli oluyor, tüketiyor, psikolojik hasta oluyor, seslerle ve kelimelerle…

 

Bugün sesler ve kelimeler en çok nerede karşımıza çıkıyor? Peki telkin, hipnoz, büyü, subliminal mesaj, bilinçaltı dili programlama en çok nerede yapılıyor? Televizyonlarda, bilgisayar, tablet, telefon ekranlarında, sosyal medyada, internette, bluetooth/nano teknolojilerde, kablosuz ağlarda, kulaklıklarda, mp3 çalarlarda, taşınabilir hoparlörlerde, kitaplarda, okullarda, dergilerde, gazetelerde, avmlerde, kafelerde, toplu taşıma araçlarında, billboardlarda, belediye duyuru sistemlerinde, devlet duyuru/ilan sistemlerinde, küresel duyuru/manipülasyon/propaganda sistemlerinde, reklamlarda, şarkılarda, radyolarda, kliplerde, filmlerde, dizilerde, show programlarında, çizgi filmlerde, çocuk kitaplarında, boyama kitaplarında, oyuncak kutularında, abur cubur ambalajlarında, mağaza vitrinlerinde, marka sunumlarında, logolarda, paketlerde, yollarda, işaret levhalarında, afişlerde, rüyalarımızda, ilaç kutularında, aşı kutularında, sigara kutularında, doktor ofislerinde, tıp fakültelerinde, hukuk fakültelerinde, üniversitelerde, genetiği değiştirilmiş gıdalarda, çıplak gözle görülmeyen boşluktaki frekanslarda… Kelimelerin, şarkı sözlerinin, filmlerin, dizilerin, showların bir de yüzeyde görülmeyen, kelime altlarında ikinci bir ses perdesinde (pitch) dolaşan frekanslarda… Tersten okumalarda… 25. Karelerde…

 

İnsan DNA’sı bir harfler bütünü müdür? İnsan DNA’sı sesini duyamadığımız bir cümleler bütünü müdür? Genetiğiyle oynanmış tarım, genetiğiyle oynanmış hayvancılık, genetiğiyle oynanmış tohumların bir DNA’sı var mıdır? Aşılar, doktor ofislerinde reçete edilen, eczanelerde satın alınan civa, aspartam, alüminyum, titanyum dioksit, ağır metal yüklü, nano teknolojiyle üretilen ilaçların bir DNA’sı var mıdır? Bunlar insan DNA’sını değiştiriyor mu? Bunlarla insanın ses ve kelimeler sistemini değiştiriyorlar mı?

 

Peki birileri, sürekli durmadan haklarında komplo teorileri kurulan, karanlık odalarda toplanıp insanlığın geleceğini modelleyen bu gizemli yaratıklar, durup dururken neden başka bir insana büyü yapmaya, hipnoz etmeye, subliminal mesajlarla ve telkinlerle bilinçaltı dilini programlamaya çalışır? Amaçları ne olabilir? Kazançları ne olabilir?

 

İnsanı kontrol etmek olabilir mi? İnsanı robotlaştırmak olabilir mi? İnsan popülasyonunu kontrol etmek olabilir mi? İnsanı tüketen bir hayvana dönüştürmek olabilir mi? İnsanı sorgulamayan, düşünmeyen, erklerle yüzleşmeyen, şapkadaki tavşanı yöneten sihirbazın gözleriyle asla göz göze gelemeyecek olan bir yaratığa dönüştürmek olabilir mi? Genetiği değiştirmek olabilir mi? Huyları, mizacı, cinsel yatkınlığı, tercihleri, inançları, maneviyatı, ahlakı değiştirmek ve yönlendirmek olabilir mi? İnsan ırkını belli bir plana hazırlamak olabilir mi?

 

İnsanı Yaratıcıdan uzaklaştırmak olabilir mi? İnsanı hasta adam olmaya mahkûm etmek olabilir mi? Şirki, azgınlığı, ribayı, zinayı, başıboşluğu, putperestliği, haramı çoğaltmak olabilir mi?

 

Peki bu hazırlık ne için olabilir? İnsan genetiğini değiştirmekle ne gibi bir geleceğe hazırlık yapılıyor olabilir? Bütün bu derinden ve sinsice işleyen sistematik plan ne için, kim için olabilir? Hristiyan teolojisindeki Second Coming için olabilir mi? İlluminati dogmasındaki İkinci Gelen için olabilir mi? Armegedon için olabilir mi? DECCAL için olabilir mi? 666 için olabilir mi? İBLİS için olabilir mi?

 

Söz büyüdür. Kendi kendinize konuştuklarınıza, okuduklarınıza, dinlendiklerinize dikkat edin. Mesela ilaç kutularına, şampuan kutularına, aldığınız ürünlerin ambalajlarına, her gün sabahları trans halinde (sabah uyandıktan sonra ilk saatler biliçaltının hipnotik sujestibiliteye en yatkın olduğu saatlerdir, bir de akşam prime time denilen zamanlar)  işe giderken fark etmediğinizi sandığınız sokaklardaki, meydanlardaki, duraklardaki bilboadlarda, afişlerde size göz kırpan reklamlara, aptal kutusunda her gün karşınıza çıkan reklamlara bir daha dikkat edin ve sözün ve kelimelerin hakikatini fark etmeye başlayın.

 

Kendinize söylediğiniz sözlerin hakikatini, yapısını fark etmeye başlayın. Çünkü düşünmek kelimelerle yapılır. Öyle değil mi? Düşündüğümüz şey bir inanca, inandığımız şey bir hisse, bir duyguya dönüşüyor. Öyle değil mi? Başkalarının düşündüğü şeyleri doğru kabul edip aldığımızda doğrudan duygu durumumuz değişiyor. Öyle değil mi? Çünkü bizim duygu durumumuzu, inançlarımızı, düşüncelerimizi, tercihlerimizi ve hayal gücümüzü yönetiyorlar. Öyle değil mi?

 

Aynen öyle. O zaman sözün ağırlığını fark etmeye başlayalım. Birbirimize, sevdiklerimize, en yakınlarımıza söylediğimiz sözleri, cümleleri çok iyi seçelim. 

(Alıntı bilgilerden de faydalanılarak yazılmıştır)

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gebzeninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.