Ömer Faruk BAŞARAN 2021’de Hükümet’ten Beklentilerimiz var.

Ekonomi 08.01.2021 - 10:09, Güncelleme: 01.12.2021 - 19:24 3235+ kez okundu.
 

Ömer Faruk BAŞARAN 2021’de Hükümet’ten Beklentilerimiz var.

TPP – Türkiye Patronlar Platformu ve ASİAD – Avrasya Sanayici ve İşadamları Derneği Genel Başkanı Ömer Faruk BAŞARAN
TPP – Türkiye Patronlar Platformu ve ASİAD – Avrasya Sanayici ve İşadamları Derneği Genel Başkanı Ömer Faruk BAŞARAN, 2020 yılına ilişkin sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel değerlendirmelerini kamuoyu ile paylaştı ve Hükümet’ten beklentilerini açıkladı. “2020 yılı birçok açıdan kötü bir yıl oldu. Veriler, 2021 yılında da sıkıntıların devam edeceğini gösterse de umudumuzu kaybetmeyeceğiz. Biz geriye bakmıyoruz, geleceğe bakıyoruz” diyen Başaran, Hükümet’in halktan koptuğuna dikkat çekti.  İktidarın giderek daha fazla Eski Türkiye’ye benzediğini ifade eden Başaran, “Türk Lirası’nı bugün bu seviyeye düşürenler, Milli Ekonomi’den bahsedemezler. Çamaşır makinesi, buzdolabı gibi beyaz eşya satışları üzerinden refah ilan edenlerin, bozdolabının içinin boş olduğundan haberi var mı?” diye sordu.    Başaran şöyle devam etti: “Uzun zamandır bu iktidardakiler halktan kopuktur, halkın hissiyatından kopuktur, halkın dertlerinden kopuktur! Ama en önemlisi halkın vicdanından kopuktur. Bu kopuş, başta ekonomi olmak üzere toplumda her alanda kendisini derinden hissettirmiştir. Asgari ücret, dört yıl içinde uluslararası bazda yüzde 30-40 değer kaybetmişse bu halk yoksullaşıyor demektir. Ama bunu görmek için halkın içinde yaşamak lazım, halkı hissetmek lazım” diyen Başaran, Türkiye’nin akılcı, yenilikçi, şeffaf ve milli bir ekonomi yönetimine ihtiyacı olduğunu söyledi. Başaran şunları kaydetti: “2019 yılını kırılganlıkla geçiren ve ivme kaybı bulunan küresel ekonomi, 2020’de başlayan Koronavirüs Salgını sebebiyle çok daha fazla belirsizliğin içine girmiş ve tarihi bir bunalıma dönüşmüştür. Tarihi bunalım 2020 yılı ikinci çeyreğinde sarsıcı boyutlara ulaşmıştır. Salgın küresel ticareti olağanüstü zayıflatmıştır. Gelişmiş ülkelerde ekonomik faaliyetler, salgının yarattığı belirsizliklere bağlı arz ve talep şokları, ticaret gerginlikleri ve küresel politika belirsizlikleri nedeniyle keskin şekilde yavaşlamıştır. 2020 yılında Türkiye’ye baktığımızda Koronavirüs Salgını kaynaklı iç ve dış talepteki daralmaya ek olarak başarısız ekonomi politikaları ve siyasi buhranların Türkiye ekonomisini çok ciddi şekilde olumsuz etkilediğini görüyoruz. Artık hepimizin bildiği ekonomik verilerden dikkat çeken hususları sizlere hatırlatmak isterim: Üretim yönünden GSYH içinde en yüksek paya sahip olan hizmetler sektörü, yılın ilk yarısında yüzde 4,1 küçülmüştür. Türkiye ekonomisinin yaklaşık yüzde 7’sini oluşturan inşaat sektörü 2020 yılının ilk çeyreğinde bir önceki yıla göre yüzde 1,9, ikinci çeyrekte ise yüzde 2,7 oranında daralmıştır. Ekonomik aktivitenin yaklaşık beşte birini oluşturan sanayi sektörü 2020 yılının ilk altı ayında yüzde 5,6 daralmıştır. Yüzde 21,1 ile GSYH’de en büyük ikinci paya sahip sanayi sektörü iktisadi faaliyetteki yavaşlama sonucu salgının etkisinin önemli ölçüde görüldüğü bir diğer sektör olmuştur. Tüketici enflasyonu 2020 yılı içerisinde yüzde 10,94 ile 12,62 aralığında seyretmiştir. Türkiye İstatistik Kurumunun verilerine göre Türkiye'de işsizlik, Mart ayında yüzde 13,2 seviyesinde gerçekleşmiştir. 2020 yılında ihracat ve ithalat özellikle salgın etkisinin en şiddetli hissedildiği Nisan ve Mayıs aylarında sert düşüş göstermiştir. Genel olarak ihracattaki düşüş, ithalattaki düşüşün önüne geçmiştir. Bu kapsamda, ihracatın ithalatı karşılama oranında düşüş yaşanmıştır. 2019 yılı sonunda 123,2 milyar dolar olan kısa vadeli dış borç stoku 2020 Temmuz ayında 128,4 milyar dolara yükselmiştir. Ocak-Ekim döneminde bütçe harcamaları yıllık bazda 18 oranında genişlerken, bütçe gelirleri 14,3 arttı. Böylece, bütçe açığı geçen yılın aynı dönemine göre 44,5 artarak 145,5 milyar TL oldu.” 2021’de Hükümet’ten Beklentilerimiz 2021 yılında Hükümet’ten en büyük beklentimiz açık ve nettir: Şeffaflık ve Adalet. Bunların dışında ekonomide milli bir politika benimsenmelidir.  Türk Lirası bugün yerli ve uluslararası yatırımcının gözünde pula dönmüştür. Kendi vatandaşımızın güvenmediği, yatırım yapmadığı bir paraya dönüştürülen TL’ye itibarı geri kazandırılmalıdır. Türkiye, birçok sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel sorunla mücadele ederken, küresel Koronavirüs salgınına karşı da bir savaş veriyor. Sağlık çalışanlarımızın koşulları ivedilikle iyileştirilmeli, sağlık kuruluşlarına verilen kaynaklar arttırılmalı ve toplumun koronavirüs test ve aşılarına çok daha kolay erişimi sağlanmalıdır. Salgınla ilgili veriler halka şeffaf ve doğru şekilde aktarılmalıdır, kamuoyu yanıltılmamalıdır.  Koronavirüs salgını sebebiyle zor durumda olan sanayici, esnaf, çiftçi ve vatandaşa daha fazla yardım ve destekte bulunulmalıdır. Destek paketlerinin kapsamı genişletilmelidir.    Şu andaki enflasyon rakamları itibariyle, dünyanın en yüksek enflasyon rakamına sahip olan ülkelerden biriyiz. Enflasyon rakamları ivedi şekilde tek haneye indirilmelidir. Vatandaşa yüklenen vergi borçları kaldırılmalıdır. Vergi sisteminde vatandaşı ezen değil, koruyan bir sistem temel alınmalıdır. Asgari ücretten alınan vergilerin tamamı kaldırılmalıdır. Basın ve basın mensupları üzerindeki baskı kaldırılmalıdır.  Bugün Türkiye korkular ve tabularla idare edilmeye çalışılan bir ülkedir. Korkular ve tabulardan hukuk çıkmaz, adalet çıkmaz, huzur çıkmaz. Korkulara ve tabulara teslim olanlar geleceği inşa edemezler. Şeffaflık diyoruz, şeffaflık diyoruz, şeffaflık diyoruz. Şeffaflığın olduğu yerde yolsuzluk olmaz! İmar Yasası diyoruz; çünkü imar yasasında olduğu yerde, şehirler çirkinleşmez. Yolsuzluklar, İmar Yasası üzerinde imar düzenleme üzerinden yapılan yolsuzluklar, ortadan kalkar. Siyasi ahlak diyoruz çünkü siyasi ahlakın olduğu yerde akraba kayırmacılığı olmaz. Bürokrasi ile iş dünyası bakanlarla iş dünyası iç içe ilişkiler içine girmez. Onun için biz demokrasi diyoruz daha fazla özgürlük diyoruz. Türk yargı sistemi itibarlı, adaleti ile anılan bir sistem olmak zorundadır! Hükümet, yargı üzerindeki baskısını bitirmelidir. Türkiye büyük bir ülkedir. Türkiye bu iktidardan da onun ortaklarından da büyüktür. Hükümet, yandaşçılığa son vermelidir. Adam kayırmacılık artık tarih olmalıdır. Kaynakların israf edilmesi, kötü, verimsiz kullanılması doğal bir sonuç olarak yoksulluğu getirir. Hükümet, tasarruflu olmalı, kaynakları har vurup harman savurmamalıdır. Kadın elinin değdiği yere merhamet gelir, düzen gelir ve vicdan gelir! Kadınlarımızın onurunu koruyan ve gençlerimizin geleceğini aydınlık kılacak bir gelecek tesis edilmelidir.         Ümitvarız! Birçok açıdan zor bir yıl oldu 2020.  Salgınlar, depremler, yangınlar, yasaklar, yolsuzluk, yoksulluk...  Ama gördük ki, Türk Halkı birbirine gönülden bağlı bir halk. Her türlü zorluğun üstesinden birlikle, sabırla, inançla gelmeyi başarabilen bir halk. Halkımızın bu güçlü yönüyle, tüm olumsuzları geride bırakacağımızdan hiç şüphem yok. Her olumsuzluğa karşı ümitvar olmak gerekir. Çözülemeyecek sorun yoktur, sorunu çözemeyenler vardır. 2021, tüm sorunları şeffaflık, adalet ve vicdan çerçevesinde çözdüğümüz bir yıl olacak, buna inanıyorum, böyle olmasını diliyorum. Salgınla mücadelede canla başla çalışan sağlık çalışanlarımıza, kolluk güçlerimize, kurallara uyarak yayılmaya engel olan tüm vatandaşlarımıza teşekkür eder, 2021’in tüm Türkiye’ye ve insanlığa sağlık, mutluluk, refah ve adalet getirmesini temenni eder, esenlikler dilerim.   Ömer Faruk BAŞARAN ASİAD – Avrasya Sanayici ve İşadamları Derneği ve TPP – Türkiye Patronlar Platformu Genel Başkanı
TPP – Türkiye Patronlar Platformu ve ASİAD – Avrasya Sanayici ve İşadamları Derneği Genel Başkanı Ömer Faruk BAŞARAN

TPP – Türkiye Patronlar Platformu ve ASİAD – Avrasya Sanayici ve İşadamları Derneği Genel Başkanı Ömer Faruk BAŞARAN, 2020 yılına ilişkin sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel değerlendirmelerini kamuoyu ile paylaştı ve Hükümet’ten beklentilerini açıkladı.

2020 yılı birçok açıdan kötü bir yıl oldu. Veriler, 2021 yılında da sıkıntıların devam edeceğini gösterse de umudumuzu kaybetmeyeceğiz. Biz geriye bakmıyoruz, geleceğe bakıyoruz” diyen Başaran, Hükümet’in halktan koptuğuna dikkat çekti. 

İktidarın giderek daha fazla Eski Türkiye’ye benzediğini ifade eden Başaran, “Türk Lirası’nı bugün bu seviyeye düşürenler, Milli Ekonomi’den bahsedemezler. Çamaşır makinesi, buzdolabı gibi beyaz eşya satışları üzerinden refah ilan edenlerin, bozdolabının içinin boş olduğundan haberi var mı?” diye sordu. 

 

Başaran şöyle devam etti:

Uzun zamandır bu iktidardakiler halktan kopuktur, halkın hissiyatından kopuktur, halkın dertlerinden kopuktur! Ama en önemlisi halkın vicdanından kopuktur. Bu kopuş, başta ekonomi olmak üzere toplumda her alanda kendisini derinden hissettirmiştir. Asgari ücret, dört yıl içinde uluslararası bazda yüzde 30-40 değer kaybetmişse bu halk yoksullaşıyor demektir. Ama bunu görmek için halkın içinde yaşamak lazım, halkı hissetmek lazım” diyen Başaran, Türkiye’nin akılcı, yenilikçi, şeffaf ve milli bir ekonomi yönetimine ihtiyacı olduğunu söyledi.

Başaran şunları kaydetti:

“2019 yılını kırılganlıkla geçiren ve ivme kaybı bulunan küresel ekonomi, 2020’de başlayan Koronavirüs Salgını sebebiyle çok daha fazla belirsizliğin içine girmiş ve tarihi bir bunalıma dönüşmüştür. Tarihi bunalım 2020 yılı ikinci çeyreğinde sarsıcı boyutlara ulaşmıştır. Salgın küresel ticareti olağanüstü zayıflatmıştır. Gelişmiş ülkelerde ekonomik faaliyetler, salgının yarattığı belirsizliklere bağlı arz ve talep şokları, ticaret gerginlikleri ve küresel politika belirsizlikleri nedeniyle keskin şekilde yavaşlamıştır.

2020 yılında Türkiye’ye baktığımızda Koronavirüs Salgını kaynaklı iç ve dış talepteki daralmaya ek olarak başarısız ekonomi politikaları ve siyasi buhranların Türkiye ekonomisini çok ciddi şekilde olumsuz etkilediğini görüyoruz. Artık hepimizin bildiği ekonomik verilerden dikkat çeken hususları sizlere hatırlatmak isterim:

Üretim yönünden GSYH içinde en yüksek paya sahip olan hizmetler sektörü, yılın ilk yarısında yüzde 4,1 küçülmüştür.

Türkiye ekonomisinin yaklaşık yüzde 7’sini oluşturan inşaat sektörü 2020 yılının ilk çeyreğinde bir önceki yıla göre yüzde 1,9, ikinci çeyrekte ise yüzde 2,7 oranında daralmıştır.

Ekonomik aktivitenin yaklaşık beşte birini oluşturan sanayi sektörü 2020 yılının ilk altı ayında yüzde 5,6 daralmıştır.

Yüzde 21,1 ile GSYH’de en büyük ikinci paya sahip sanayi sektörü iktisadi faaliyetteki yavaşlama sonucu salgının etkisinin önemli ölçüde görüldüğü bir diğer sektör olmuştur.

Tüketici enflasyonu 2020 yılı içerisinde yüzde 10,94 ile 12,62 aralığında seyretmiştir.

Türkiye İstatistik Kurumunun verilerine göre Türkiye'de işsizlik, Mart ayında yüzde 13,2 seviyesinde gerçekleşmiştir.

2020 yılında ihracat ve ithalat özellikle salgın etkisinin en şiddetli hissedildiği Nisan ve Mayıs aylarında sert düşüş göstermiştir. Genel olarak ihracattaki düşüş, ithalattaki düşüşün önüne geçmiştir. Bu kapsamda, ihracatın ithalatı karşılama oranında düşüş yaşanmıştır.

2019 yılı sonunda 123,2 milyar dolar olan kısa vadeli dış borç stoku 2020 Temmuz ayında 128,4 milyar dolara yükselmiştir.

Ocak-Ekim döneminde bütçe harcamaları yıllık bazda 18 oranında genişlerken, bütçe gelirleri 14,3 arttı. Böylece, bütçe açığı geçen yılın aynı dönemine göre 44,5 artarak 145,5 milyar TL oldu.”

2021’de Hükümet’ten Beklentilerimiz

2021 yılında Hükümet’ten en büyük beklentimiz açık ve nettir: Şeffaflık ve Adalet.

Bunların dışında ekonomide milli bir politika benimsenmelidir. 

Türk Lirası bugün yerli ve uluslararası yatırımcının gözünde pula dönmüştür. Kendi vatandaşımızın güvenmediği, yatırım yapmadığı bir paraya dönüştürülen TL’ye itibarı geri kazandırılmalıdır.

Türkiye, birçok sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel sorunla mücadele ederken, küresel Koronavirüs salgınına karşı da bir savaş veriyor. Sağlık çalışanlarımızın koşulları ivedilikle iyileştirilmeli, sağlık kuruluşlarına verilen kaynaklar arttırılmalı ve toplumun koronavirüs test ve aşılarına çok daha kolay erişimi sağlanmalıdır. Salgınla ilgili veriler halka şeffaf ve doğru şekilde aktarılmalıdır, kamuoyu yanıltılmamalıdır. 

Koronavirüs salgını sebebiyle zor durumda olan sanayici, esnaf, çiftçi ve vatandaşa daha fazla yardım ve destekte bulunulmalıdır. Destek paketlerinin kapsamı genişletilmelidir. 

 

Şu andaki enflasyon rakamları itibariyle, dünyanın en yüksek enflasyon rakamına sahip olan ülkelerden biriyiz. Enflasyon rakamları ivedi şekilde tek haneye indirilmelidir.

Vatandaşa yüklenen vergi borçları kaldırılmalıdır. Vergi sisteminde vatandaşı ezen değil, koruyan bir sistem temel alınmalıdır. Asgari ücretten alınan vergilerin tamamı kaldırılmalıdır. Basın ve basın mensupları üzerindeki baskı kaldırılmalıdır. 

Bugün Türkiye korkular ve tabularla idare edilmeye çalışılan bir ülkedir. Korkular ve tabulardan hukuk çıkmaz, adalet çıkmaz, huzur çıkmaz. Korkulara ve tabulara teslim olanlar geleceği inşa edemezler.

Şeffaflık diyoruz, şeffaflık diyoruz, şeffaflık diyoruz. Şeffaflığın olduğu yerde yolsuzluk olmaz! İmar Yasası diyoruz; çünkü imar yasasında olduğu yerde, şehirler çirkinleşmez. Yolsuzluklar, İmar Yasası üzerinde imar düzenleme üzerinden yapılan yolsuzluklar, ortadan kalkar. Siyasi ahlak diyoruz çünkü siyasi ahlakın olduğu yerde akraba kayırmacılığı olmaz. Bürokrasi ile iş dünyası bakanlarla iş dünyası iç içe ilişkiler içine girmez. Onun için biz demokrasi diyoruz daha fazla özgürlük diyoruz.

Türk yargı sistemi itibarlı, adaleti ile anılan bir sistem olmak zorundadır! Hükümet, yargı üzerindeki baskısını bitirmelidir.

Türkiye büyük bir ülkedir. Türkiye bu iktidardan da onun ortaklarından da büyüktür. Hükümet, yandaşçılığa son vermelidir. Adam kayırmacılık artık tarih olmalıdır.

Kaynakların israf edilmesi, kötü, verimsiz kullanılması doğal bir sonuç olarak yoksulluğu getirir. Hükümet, tasarruflu olmalı, kaynakları har vurup harman savurmamalıdır.

Kadın elinin değdiği yere merhamet gelir, düzen gelir ve vicdan gelir! Kadınlarımızın onurunu koruyan ve gençlerimizin geleceğini aydınlık kılacak bir gelecek tesis edilmelidir.

 

 

 

 

Ümitvarız!

Birçok açıdan zor bir yıl oldu 2020. 

Salgınlar, depremler, yangınlar, yasaklar, yolsuzluk, yoksulluk... 

Ama gördük ki, Türk Halkı birbirine gönülden bağlı bir halk. Her türlü zorluğun üstesinden birlikle, sabırla, inançla gelmeyi başarabilen bir halk. Halkımızın bu güçlü yönüyle, tüm olumsuzları geride bırakacağımızdan hiç şüphem yok. Her olumsuzluğa karşı ümitvar olmak gerekir. Çözülemeyecek sorun yoktur, sorunu çözemeyenler vardır.

2021, tüm sorunları şeffaflık, adalet ve vicdan çerçevesinde çözdüğümüz bir yıl olacak, buna inanıyorum, böyle olmasını diliyorum.

Salgınla mücadelede canla başla çalışan sağlık çalışanlarımıza, kolluk güçlerimize, kurallara uyarak yayılmaya engel olan tüm vatandaşlarımıza teşekkür eder, 2021’in tüm Türkiye’ye ve insanlığa sağlık, mutluluk, refah ve adalet getirmesini temenni eder, esenlikler dilerim.

 

Ömer Faruk BAŞARAN

ASİAD – Avrasya Sanayici ve İşadamları Derneği ve

TPP – Türkiye Patronlar Platformu Genel Başkanı

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gebzeninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.