Yeni Köşe Yazısı

Ancak bütün bunların yanında kalplerimiz, yüreklerimiz, dostluklarımız bir o kadar uzaklaşıyor, körleşiyor, yabancılaşıyor, sanal ilişkilerle, sıradan ve yapmacık ilişkiler haline geliyor. 

 

Zamanı ve teknolojik iletişim araçlarını yerinde ve etkin kullanamadığımız için bütün zamanlarımız heba oluyor. Zaman tasarrufundan ve zaman kullanımı açısından cehaletimiz ortadadır. Bir zaman öldürme yarışı içerisinde yarışıyoruz. Twiter, Fecabok gibi sosyal medyayı hem iyi kullanamıyor hem de boş zamanlar geçirerek, saatlerce kendimizi ekranlara hapsediyoruz.  Aziz İslam peygamberinin de buyurduğu gibi: insanoğlu iki nimet olan sıhhat ve boş vaktinden dolayı aldanmıştır.

 

Özellikle Müslüman toplumlarının zamanın kadri- kıymetini çok iyi bilmesi, bir anının dahi boşa geçirmemesi gerektiğini iyi bilmeleri gerekmektedir.

 

Kendi zamanlarımızı, kendi zaman bilincimizi, kendi eylemlerimizi, kendi aklımızı, kendi kültür ve değerlerimizi korumamız gerekmektedir. Kendi sorumluluklarımızı, kendi kültür ve değerlerimizi koruyamadığımız için başka akıllar, başka düşünceler bizleri kendi eylemleri, kendi hegemonyaları, kendi tahakkümleri altına alıyor, başkalarının bizlere biçtiği rollerle yaşıyoruz. Ve bu anlamda maalesef küresel sömürü devam ediyor.

 

Aziz peygamberin Mekke’den Medine’ye hicretini temel alarak hayata geçiren kutlu sahabe Hz. Ömer’in başlattığı hicri takvim yılımızı, kendi değerler, kendi sorumluluklar, kendi sınırlarımız içinde sahip çıkmamız ve kendi gündemlerimize, kendi yaşam tarzımıza yerleştirmeliyiz.

 

Yüce rabbimiz Asr süresinde Asr/zaman üzerine yemin eder.(Asr süresi 1) Zamandan ve mekândan Münezzeh olan Allah; zaman kavramının, zamanın değerinin, zamanın kıymetinin bilinmesi gerektiğini bizlere bildirir. Yüce Rabbimiz Aziz Kur’an-ı Kerim’inde bir şey üzerine yemin ediyorsa, diğer ayetler gibi o şey çok önemli, çok kıymetli demektir.